
TİCARET ODASINI KUTLAMAK İSTERİM
26 Mart 2012 Pazartesi
Geçen hafta Pazartesi günü Polisevi’nde, Denizli için çok anlamlı bir panel ve tören vardı. Ticaret Odamızın organizasyonuyla gerçekleşen bu anlamlı ve önemli toplantıya, İzmir’den koşup gelerek katılmıştım. İyi ki gelmiş ve bu paneli izleme şansına kavuşmuşum.
Konu, Denizli Traverteninin tescili ve Denizli adının bu vesileyle anılma şansının elde edilmiş olmasıyla birlikte, daha bir sürü kazanımları olacaktır. Tescil işleminin zorluğunu çoğumuz bilemeyiz. İyi bilinmelidir ki, bu işler zannedildiği kadar kolay olmuyor. Hele bizimki gibi bürokrasi çarkının zor işlediği ülkelerde bu iş, oldukça meşakkatli ve hatta imkânsız gibidir. Bunu başardıkları için Ticaret Odası çalışanlarına tüm Denizlililer ve özellikle de mermer sanayicilerimiz adına teşekkür etmek isterim.
Sanayicilerimiz deyince aklıma Sanayi Odası geliverdi. Neden Sanayi Odası değil de, Ticaret Odası bu önemli işin başını çekmiştir? Toplantıda Sanayi Odası Başkanı Sayın Keçeci de vardı. Kendisinin, ne sunum konuşmacıları ve ne de panelistler arasında yer almamış olması anlamlıdır. Kim bilir, belki de Sanayi Odası bu olayı pek önemli bulmamıştır. Nasıl ki 1983 yılında Ticaret Odası olarak başlattığımız vergi ve ihracat rekortmenlerini ödüllendirme olayına gereksiz gören zamanın Sanayi Odası gibi mi gördüler bu önemli olaya bilemiyorum.
Patent/Marka konulu panele katılan konuşmacılar, çok değerli bilim adamlarıydı. Özellikle davetiyede adı geçmeyen Tescil Bürosu yetkilisi genç hanımın anlatımları o kadar gerçekçi ve anlamlıydı ki, kendisini dinlerken hayran oldum. Panelin yöneticiliğini yapan Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeninin değerlendirmesini sıkılmadan dinledik. Gazetenin yazarlarından marka uzmanı Muhterem İlgüner, öğrencilerine ders verir gibiydi de, anlatım biçimi hiç sıkıcı değildi. Gazetenin diğer yazarı Dr. Rüştü Bozkurt, konuları anlatırken dinleyenleri eğlendirir gibi, konuları hiç sıkılma duygusu hissettirmeden değerlendiriyordu.
Panelin sonucunda ortaya çıkan belli bazı sonuçlar şöyle sıralanabilir. Tescil, Denizli için bir sonuç değil, bir başlangıçtır. Mermer sanayinin daha çok çalışıp sonuca ulaşması gerekiyor. Bu tescilin uluslar arası olabilmesi ve Denizli Traverteni tescilinin değer kazanabilmesi için uzun yollar kat etmememiz gerekiyor. Amerika’ya ihraç ettiğimiz traverten miktarında Türkiye başı çekiyor da, değer sıralamasında en sonuncuyuz. Bu da gösteriyor ki, bu madenin daha iyi işlenmiş biçimde pazarlanması için, çok çalışmak gerektiği sonucunu ortaya koyuyor. Maden değerindeki travertenin, ham madde gibi pazarlanması bize çok şey getirmiyor, aksine gelecekte çok kayıplara sebep olacağı açıkça anlaşılıyor. Bir başka önemli konu da, traverten ocaklarının satıhtan kolayca elde edilip ucuzculuğun tercih edilmesi, gelecekte çok kaybımıza sebep olacaktır. Ocakları derinlemesine işlemenin, ocakların çok daha verimli kullanımı ve daha kaliteli maden elde edilecek olması bakımından çok önemli olduğu vurgulanmıştır.
Travertenin Denizlide yol ve yapılarda, ağırlıklı olarak kullanılıyor olmasının doğru bir yaklaşım olduğu doğrudur ve devam etmesi temenni edilmiştir. Doğru da, özellikle maden değerindeki bu malzemenin ulu orta her yerde harcanması da ayrı bir sorundur. 5-10 milimetre kalınlığında kullanılabilen bu malzemenin, 40-50 milimetre kalınlıkta yollara harcanması, biraz israf olmuyor mu diye düşünürüm. Her yere ve sıvama şekilde kullanılması yanlıştır. Mesela, Belediye önünün eskiden yer yer yeşil alanlarla karışık şekilde kaplanması daha gerçekçi değil miydi? Şimdi bu alan, kup kuru bir meydan halinde traverten gösteri meydanı haline getirilmiştir. Özellikle buzlu ve kaygan zamanlar ile güneşin çok ısıttığı mevsimlerde olumsuz bir ortam oluşturuyor. Neyse büyüklerimiz daha iyi bileceklerdir.
Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir
Yorumlar
Sayın Tıkıroğlu,elinize sağlık ne güzel yazmışsınız.O bölgeye daha önce yapılan kavşak ve asfalt çalışmasının belli bir maliyeti var.Güzelim kavşak ve asfalt kazılıp vatandaşın parası çöpe gitmiş oldu.Yine ordaki malum marketin önü açılmış.Acaba diyorum oradaki başka bir market olsaydı bu çalışma yapılır mıydı? Buna kim nasıl izin verdi,kimler onayladı?Bence bu işin savunulacak yeri yok.Yazık yapılan masraflara….