
OKUMAYIN BU YAZDIKLARIMI!
30 Haziran 2010 Çarşamba
Okumayın bu kez yazdıklarımı istemem
Okusanız da çok şey anlamazsınız zaten
***
Uzun zamandır ilk kez karımla dün akşam
bir şey yaptık bencilce,
çocukları bırakıp babaannelerine,
sevdiğimiz bir adamının konserine gittik!
Bazen tek başıma bağırırken buldum kendimi
bir şarkıya eşlik ederken,
bazen 3500 kişi hep bir ağızdan söyledik!
Aşk vardı…
Hayat vardı…
Emek vardı…
Gözyaşı, hicran yarası…
En çok da adam gibi bir duruş vardı…
7 bölge,
8 iklim,
70 milyon,
Yüzlerce yıllık geçmişimiz vardı.
Bir de gelecek umutlarımız…
Çıplaktık anlayacağınız dün tüm akşam
Çırılçıplaktık!..
insandık biz açık havadakiler…
belki bu denli çıplak oluşumuz nedeniyle
utancımdan
okumayın
istemem bugün yazdıklarımı
okusanız da çok şey anlamazsınız zaten!
Ne çok şey öğrendim
Ve ne çok şeyi hatırladım dün akşam…
İki dakika önce bir ayağı çukurda
Son deminde yaşamının bir adam
5 dakika sonra dünyaya
çakmak çakmak bakan kirli yüzlü bir çocuk,
anında değişip birden,
ateşli bir devrimci,
ya da körkütük aşıktım dün akşam…
Örneğin,
bir orkestranın uyumuysa yaşamak dedim
sahnedeki orkestra mükemmel bir uyum içinde
çalarken nazımın sözlerine bestelenen bir şarkıyı…
Biz ne de kötü bir orkestrayız tanrım!
Ve örneğin hiçbir şarkıyı tek başına
söylemedi sahnedeki o adam!
Başımızda yıllardır anlamadığımız
şarkılar söyleyenlere inat!
Her nakaratta susup
eşlik edenlerini de dinlemesini bildi.
***
Bazen insafsız nasıl da dağıttı bizi!
Örneğin şu dizelerini hatırlatırken
iki şarkı arasında bir ustanın…
…“Babalarını kaybeden çocuklar
sabunlu gözle bakarken çektikleri
acıyı hissederlermiş” …
Saçı uzun, sakar biraz da sakalı;
biraz sarı, biraz siyah ve
beyaza çalan o adam
Nasıl da canımı yaktı bu sözler!
ama en çok da karımın yüreğini!
Anlatır hep ilkokulun son günü
karneleri alacaktık der
Ben uyandım..
annem uyanmış,
ablam uyanmış
babam…
… uyanamamıştı…
Ve o yüzden benim yol arkadaşım…
ne zaman “baba” geçse cümle içinde;
bir çocuğun sabunlu gözlerle baktığında
yaşadığı acıyı hisseder…
Sonra çocuklarım düştü
yüreğimin tam orta yerine köz köz
Ki onlardır,
şu an ayakta durubaliyorsam hala,
tek sebebi…
Örneğin küçük kızım Deniz!..
Az sonra kanatlanıp bir kelebeğe dönüşecek
tırtıla benzer uykusunda..
Daha çok küçüktür, miniminnacıktır yavrucak..
Ve benim ilk göz ağrım Eylül..
o dünyaya gelmeden önce böyle bir sevda
tatmamışdı gönül…
Ki istemem aynı acıyı yaşasın
Yeryüzünde bir çocuk!..
Ön yargılarımız yüzünden,
belki de bağlasan bir ortamda iki buçuk dakika
kalamayacağımızı sandığımız insanlarla
farklı şarkıların ve umutların peşinden
konserinde omuz omuza
nefes nefese
hem de büyük bir keyif içinde
çırılçıplak iki buçuk saat geçirdiğimiz
kuzeyin oğluna
Volkan Konak’a teşekkürler…
İtin, puştun, çıyanın, hayının inadına
Sapa sağlam insan gibi durulabiliniyormuş hayatta…
sayende bir kez daha anımsadık…