
BU NE YAMAN ÇELİŞKİ ANNE!
3 Ekim 2011 Pazartesi
Leyla Zana,
Ahmet Türk,
Selahattin Demirtaş,
Adil Kurt,
Pervin Buldan,
Sırrı Süreyya Önder,
Sebahat Tuncel,
Mülkiye Birtane,
Erol Dora,
Ertuğrul Kürkcü,
Demir Çelik,
Sırrı Sakık,
Gülten Kışanak,
İbrahim Binici,
Murat Bozlak
Halil Aksoy,
Ayla Akat Ata,
İdris Baluken,
Hüsamettin Zenderlioğlu,
Nursel Aydoğan,
Emine Ayna,
Altan Tan,
Esat Canan,
Nazmi Gür,
ve Özdal Üçer…
Cumartesi günü yemin ettiler…
**
Artık onların
1’er sekreteri
1’er danışmanı
ve birer de şoförleri var…
Yanlarında görev yapan 3 memurun ortalama 2500 liralık maaşlarını devlet karşılıyor…
10 bin liranın üzerinde maaş alıyor,
2 yılda emekli olabiliyor,
emekli ise, çifte emeklilik maaşı alıyor,
görevlerini harcırahlarla beleşe getirebiliyorlar.
4 yıl boyunca kapı gibi dokunulmazlıkları,
devlet garantili forsları var…
Sağlık imkanlarından sınırsız yararlanabiliyorlar.
Devlet şak diye silah taşıma ruhsatı veriyor, ‘tehdit ediliyorum’ dediklerinde, devletin silahlı güçlerince yasal olarak korunuyorlar…
**
Onları diğer vekillerden ayıran en bariz özellikleri, tabii ki üyesi bulundukları parti…
Onlar BDP milletvekilleri…
**
Türkiye
ABD,
Almanya,
Avusturya,
Belçika,
İngiltere,
Bulgaristan,
Çek Cumhuriyeti,
Danimarka,
Estonya,
Finlandiya,
İrlanda,
İspanya,
İsveç,
İtalya,
Kıbrıs,
Letonya,
Litvanya,
Lüksemburg,
Macaristan,
Malta,
Polonya,
Portekiz,
Romanya,
Slovakya,
Slovenya,
Yunanistan,
Irak,
İran,
Kanada,
Suriye ve
Yeni Zelanda’nın yasalarına ve uluslar arası normlara göre terör örgütü olsa da onlar için PKK bir terör örgütü değil.
Bunu çok net ve açık bir şekilde dile getiriyorlar, arabulucu(!) olarak örgüt yöneticileriyle görüşüyor, TSK’nın bulamadığı PKK kamplarına girip çıkabiliyorlar…
Ama onlara PKK’nın siyasi uzantısı demek, şu an yasal suç…
İma etmek, büyük terbiyesizlik…
Bölücü başı Abdullah Öcalan’dan bahsederken ‘Sayın’, konumunu belirtirken ‘lider’ terimlerini kullanabiliyorlar…
**
Devletin varlığı ve bağımsızlığını,
vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü,
milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacaklarına
hukukun üstünlüğüne,
demokratik ve lâik Cumhuriyete
ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacaklarına
toplumun huzur ve refahı,
millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde
herkesin
insan haklarından
ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden
ve Anayasaya sadakattan ayrılmayacaklarına
büyük Türk Milleti önünde
namusları
ve şerefleri üzerine
yemin ettiler…
TBMM iç tüzüğü ve Anayasa’ya göre
şak diye yemin edip
cuk diye ‘HAK’lı vekil oldular…
**
Ama
Mustafa Balbay ve
Mehmet Haberal
Cumartesi günü gerçekleştirilen özel oturuma, milletvekili seçilmiş olmalarına rağmen katılamadılar…
Doğal olarak, ülkelerinin ve yurttaşlarının bölünmez bütünlüğünü, devletin varlığını korumak adına namus ve şerefleri üzerine yemin edemediler…
Çünkü mahkeme heyeti izin vermedi…
Nedeni, henüz varlığı yasalarca ispat edilememiş yani varlığı muallâk bir terör örgütünün, sözde üyesi olmalarına yönelik ağır şüpheler içerdikleri gerekçesiyle tutuklu yargılanmaları…
Mahkeme heyetinin salıverilmelerine engel mazeretleri de pek bir anlamlı;
İşledikleri iddia edilen suçlarla ilgili deliller henüz toparlanamamış…
Yaz evladım…
Gereği düşünüldü.
Bu nedenle delilleri karartma ihtimalleri göz önünde bulundurulduğundan, salıverilmemelerine…