
DAVA ADAMI
7 Mayıs 2015 Perşembe
Bu dünyada yaşayan herkesin ; gerçekleşmesi için çalıştığı bir fikir ve ülküsü olmalı ; görüşlerini başkalarının önünde de çekinmeden, utanmadan ortaya koyabilmeli ve bunların fiiliyata geçmesi için var gücüyle çalışmalıdır.
Bir insanın heyecanla, ihtirasla, zevkle, severek hizmetinde bulunduğu ve diğer insanlara anlatmaya çalıştığı bir ideali, bir inancı ve uğrunda mücadele ettiği bir davası varsa; işte o kişi “dava adamı”dır..
Dava adamı ; öncelikle inandığı davayı kendinde yaşamalıdır… Güzel ahlak sahibi olmalı, yaşadığı toplum tarafından örnek alınan,örnek gösterilen bir karaktere sahip olmalıdır.
İstişareye önem vermeli, dinlemesini bilmeli,tefrika ve fitne çıkmasına sebep olmamalıdır..Kendi nefsi için arzuladığı şeyleri kendisinden önce kardeşleri için istemelidir.
Verilen görevleri ; kenetlenmiş tuğla taşları gibi bütünün içinde çalışarak yapmalıdır.
Yüzünü ekşitmeden acıyı yutmalı,yapılması gerekenleri paniğe kapılmadan zamanında yerine getirmelidir.
Davasına tam bağlı ve teslim olmalı, inanmalı ve hiçbir zaman şüphelenmemelidir.
Dava adamı hakkın,adaletin yanında yer almalı,emredilen doğruları kabul edip uygulamalı, yasaklanan işlerden ise sakınmalı ve başkalarını da sakındırmalıdır.
Şahsi ikbal ve menfaatlerini düşünerek hak ve adalet kurallarını kendi istediği gibi yapmaya çalışan insanın dava adamı olamayacağını bilmelidir.
Davasında sabırla direnmeli,ümitsizliğe düşmemeli;
ilim, akıl, inanç,tecrübe ışığında karşısına çıkabilecek zorlukları önceden tahmin edip gerekli tedbirleri almalıdır.
Siyasi, sosyal,ekonomik ve kültürel meselelere vakıf olmalı; okumaya,araştırmaya önem vererek kendini geliştirmeli, üstün vasıflarla kendini donatmalıdır.
Fedakar olmalı; davasının selameti ve insanlığın huzuru için vaktini, naktini harcama konusunda cömert olmalıdır.
Görevleri ehline verme; hakkı hak edene teslim etme özelliğine sahip bulunmalıdır.
Dava arkadaşlarının dedikodusunu yapmamalı; uyarı ve ikaz görevini içeride çalışarak yerine getirmeli; hayra motor, şerre fren olma hususunda hassas olmalı, hataların düzelmesi için konuşma üslubuna, tavır ve davranışlarına dikkat etmelidir.
Başkalarını hor ve hakir görmemeli,tüm insanlığa faydalı olmaya gayret etmeli, yol arkadaşlarını sevmeli,kucaklamalı; ailesine gösterdiği şefkat ve merhameti arkadaşlarından esirgememelidir.
Dava adamı gelişen ve değişen şartlara göre bukalemun gibi sürekli rengini ve safını değiştirmemelidir.
Eğer dava adamı niteliğine kavuşamadıysa neyin peşinde, kimin emrinde olduğunun muhasebesini yapmalı,niçin dünya makamlarına tutsak,neden nefsine mahkum olduğunu anlamaya çalışmalıdır.
Kuvveti,imtiyazı,menfaati üstün tutan emperyalist ve materyalistlerin diğer bütün insanları ezmek için zulüm metotlarını,işkence aletlerini sürekli güncellediklerini; insanların beklediği huzur ve barışı asla sağlayamayacaklarını görmelidir.
Bilinmelidir ki; zulüm acımasız,zalimler korkaktır.Ömürleri kısa,sonları hüsrandır.Ektikleri rüzgar,biçtikleri fırtınadır.
Dolayısıyla dava adamı özünde zehir olan süslü cümlelere,timsah gözyaşlarına,nefse hoş gelen dünya saltanatına aldanmamalı, materyalist düşüncelileri,egosuna mahkum olanları örnek almamalıdır.
Yaratılanların içinde en şerefli bir varlık olarak; acımasız, düşüncesiz,vefasız,merhametsiz,hissiz,duygusuz,insafsız olamayacağını ve en önemlisi de “dava”sız olamayacağını bilmeli;tembelliği bırakmalı,aklını başına almalı, kendini hesaba çekmeli; örnek bir dava adamı olarak ortaya çıkmalıdır.
İnsanoğluna verilen en büyük sermaye olan zamanı şimdiye kadar nasıl değerlendirdiğini ve ömrünün geri kalan kısmını nasıl değerlendireceğini tefekkür etmelidir…
Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir
Yorumlar
Ağzınıza, yüreginize sağlık