REKLAMI GEÇ

BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİNDE (FİNLANDİYA)

23 Aralık 2020 Çarşamba

Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmenlere tavsiye ettiği kitaplar arasında bulunan Beyaz Zambaklar Ülkesinde ile ilgili olarak şöyle denilmekte;

“Bu eser, tüm imkânsızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına kadar, her meslekten insanın halkla omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir uygarlık mücadelesi verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak bir şekilde gözler önüne sermektedir. Herkesin kendince dersler alacağı bu kitap, güzel yurdumuzun halk gücüyle kalkınmasına ve toplumsal dayanışma ruhuna vesile olması açısından çok büyük önem taşımaktadır.

“Beyaz Zambaklar Ülkesinde” adlı bu eser,

Cumhuriyet’in ilk yıllarında Müdafaa-i Milliye Vekaleti (Milli Savunma Bakanlığı) tarafından askerlere tavsiye edilmiş ve Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı) tarafından da öğretmen okullarının son dönem mezunlarına birer adet hediye edilmiştir.”

Bu kitabın bu günlerde gündeme tekrar gelmesi bana çok ilginç geldi.

1975 Yılında öğretmen okulundan mezun olduğumuz yıl okul idaresi tarafından bizlere mezuniyet armağanı olarak verilmişti. 19 yaşında genç bir öğretmen olarak çalışmaya başladığımız köyde bu kitabı okuyunca, kitapta anlatılanlarla, çalıştığımız ortamı özdeşleştirmiş, bizlere ilham kaynağı olmuştu.

1998 yılında Denizli İl Milli Eğitim Müdürü olarak göreve başladığımda etkisinden hiç kurtulamadığım bu kitabı öğretmenlere ulaştırmayı düşündüm. Piyasayı biraz araştırdığımda piyasada bulamadığım gibi, bendeki kitabı da bulamadım. Kütüphaneleri araştırınca çok eski bir baskısını Acıpayam Halk Kütüphanesi’nde bulmuştum. Ancak bu kitabı çoğaltmayı başaramayınca bu düşüncemiz gerçekleşmedi. Kitabı kütüphaneye iade ederek bu sayfayı kapatmıştık.

Ancak kitabı unutmadığımız için daha sonraki yıllarda yeni baskısını buldum, tekrar 1975 yılındaki heyecanla okuyup, kitaplığımıza kaldırmıştık. Tesadüf ki, geçtiğimiz günlerde eşim benden bir kitap istediğinde bu kitabı kendisine verdim ve bu günlerde bu kitabı ilgiyle okuyor.

90 yılı aşkın ülkemizin, 45 yıldır da benim ilgimi çeken bu kitap neydi?

Bu kitabın ne olduğunu başta da belirttiğim gibi Milli Eğitim Bakanlığı çok güzel anlatmış.

Kitabın varlığından haberdar olan Atatürk 1928 yılında kitabı hemen getirtir ve inceledikten sonra derhal basılarak toplum içinde en geniş şekilde dağıtılmasını emreder. Milli Savunma Bakanlığı da eseri hemen askeri okulların müfredatına aldırtmış ve bu eserin, subay adaylarının el kitabı olmasına karar vermiştir. Daha sonra öğretmen okullarında da okutulmuş ve diğer başka okulların öğrencilerine de tavsiye edilmiştir.

Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabının bu kadar önemli olması, okullarda ve askeriyelerde okutulmak istenmesi elbette tesadüf değildir.

Finlandiya’nın mücadele ruhunu ve 21. yüzyılın en refah ülkelerinden biri olmanın temelini nasıl attıklarını gösteren ufuk açıcı bir eserdir.

Tam altı asır boyunca İsveç yönetiminde hayatını devam ettiren Finlandiya halkının tek resmi dili İsveççe olup, Fince sade ve avam halkın dili diye tabir edilerek küçümsenmekteydi. 1809 yılında Rusya’nın egemenliği altına geçtikten sonra Finlandiya, özel yasalarla yönetilen Büyük Prenslik statüsü kazandı. İsveçli olmayan, Rus olmak da istemeyen Finliler’in bir kimliğe sahip olmak istemeleriyle bir milli uyanış mücadelesi başlar, bunu ”Birinci Milli Uyanış” olarak nitelendiren dönemin önde gelen temsilcilerinden Adolf Ivar Arwidson bu durumla ilgili şunu demiştir: ”Biz İsveçli değiliz Rus olmak da istemiyoruz o zaman Finlandıyalı olalım.”

Kitabın yazarı Grigoriy Petrov, ”Bizim kısmetimize bataklıklar ve taşlar çıktı, fakat biz onları işledik ve uygar bir ülke kurduk” diyen Finlandiyalıların bu sözünü büyük bir hayranlıkla destekler ve der ki; ”Ülke yoksuldur hem de her açıdan. Fakat çalışma enerjisi ve azmi, kendi fakir toprağına olan bağlılık ve sevgi bakımından çok zengindir.”

Grigoriy Petrov der ki, ”Herkes yaşamın zorluğundan, hayatın düzensizliğinden dert  yanıp duruyor fakat hayatı düzene sokmak ve daha yaşanılır kılmak adına kimsenin bir şey yaptığı yok.”

Zaten en büyük kötülük hiçbir şey yapmadan sürekli dert yanmaktır.

Kitabın en çarpıcı bölümlerinden birisi de şöyle;

” Yolunuza engeller çıkacak, başarısızlıklar olacak, düşmanlarınız, yaptığınız işe karşı gelenler bazen zafer elde edecekler, ama siz sönmeyin. Ümitsizliğe kapılmayın! Hiçbir zaman ellerinizi indirerek vazgeçmeyin. Karanlığın kötü ruhu söndürüyorsa, siz tekrar yakın. Işık bir kere sönerse, siz ikinci kere yakın, üçüncü, beşinci, yedinci, yüzüncü, bininci kez yakmaya devam edin. Yakmaktan yorulmayın! Onlarca, yüzlerce ve binlerce karanlık güç aydınlık emellerinizi söndürmek için çaba gösterecek ve söndürecektir de, ama siz yakmaya devam edin, yanın ve diğerlerini de ateşleyin.”

Dünyada en iyi eğitim sistemi denilince akla ilk gelen ülke şüphesiz Finlandiya.

Yoksul, küçük bir ülkenin bu işi nasıl başardığını merak etmeyen var mı?

Merak edenlere 45 yıl önce bize armağan edilen bu kitabı öneririm.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Muhammed mert   -  Bağlantı 24 Aralık 2020, 13:19

Küçük bir ayrıntı ama bir milli eğitim müdürü bir kitabın çoğaltılması işlemine muktedir olamaması beni şaşırttı.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı