
YİNE BİR BEYAZ SABAHA GÜNAYDIN
18 Ocak 2022 Salı
Bu sabah bembeyaz uyandım.
Ruhum beyaz, hava beyaz, toprak beyaz, güneş beyaz.
İçimde bir beyaz haz, elimde saz, dilimde aydınlık bir şarkı Nil’in coşkun nehrinden zıplamış;
GÜNAYDIN
Her gün yeni bir umut
Tutunup hayallerine dünü unut
Sanki kalbimin içinde yüzlerce kuş
Sarılıp hayallerine uç hadi uç
Teldeki güvercin, yalıdaki çapkın
Kaldırımda baygın, sana da günaydın
Şarkıdaki serçe, camdaki teyze
Uykusuz aşık, sana da günaydın
Taze kara incitmeden ilk basan olmanın yine yeni heyecanı kalbimde çırpınırken, buz bıyık bir kedicikle paylaştığım sıcak kahvaltının onu ısıtma ihtimali ruhumu havalandırdı.
Zaten ihtimallerdir beni aşık eden kendine. Evet ben ihtimalin kendisine aşık olurum hep ama hep. İhtimal olasılık ile aynı kefeye koyulamaz, bir kere verdiği his kesinlikle aynı değildir.
Olasılık matematikseldir, işte şu kadar yüzdeyle olur ya da olmaz dersin.
Ama ihhhhtimal öyle mi ya; ah o ihhhtimal nasıl bir sedef umut taşır içinde ki hani olsa o kadar sevinmezsin belki. Ne parlak, ne kocaman bir kelimedir ki; umudun yaşam sevincini, beklemenin uzun merakını, B planını, C planını, geçmişin hesabını, geleceğin hayalini, bugünün sabrını sığdırır içine.
İşte böyle ihtimal takılmış koluma ilk bastığım adımları yine hep ilk olarak çoğalta çoğalta domuz deresini takip ederek, gözüm ak saçlı dağlarımda türbeme doğru yol aldım. Burnum yok sansam da bir ara, kış kokusu alabildiğime göre var dedim endişeyi attım uçurumdan aşağı ve serin yanaklarım da var olduklarını elime dokunarak ispatladıklarına göre “yürüyorum öyleyse varım” dedim ve sarışın tüylü evlatlarımın sofrasını hazırladım türbeye varır varmaz.
Sonra işte kafamı bir gıcırtılı sese uyarak kaldırdım ki ne göreyim; dev anıt ağacımın çıplak tenini cirmi kadar ısıtmaya çalışan bir minicik turuncu sincap. Yaşlı gövdede seri fakat minik hareketlerle yumuşacık dolaşıyor ve her geçtiği yer sanki sıcacık oluyor ve ben bunu yüreğimle görüyorum.
Yüreğimin sıcağından öylece dilime bu şarkı düştü işte, ekledim sözlerine;
Ağaçtaki sincap sana da günaydın
Dallardaki yaprak sana da günaydın
Yerdeki beyazlık sana da günaydın
Günaydın diyecek ne çok varlığımız var, biz dediğimizde onlar bize cevap verirler. Bu cevaplar bazen duyulur, bazen görülür, bazen hissedilir.
Biz dersek ilk günaydını karşılık beklemeden, karşılık zaten gelir, dinlemeyi bilirsek.
Ve her günaydın yeni bir gün demektir ki bu da içinde umut taşır.
Ve her gün ilk günmüş gibi yeni baştan başlar yaşamak.
Cat Stevens’ın Morning Has Broken şarkısında bir güzel anlattığı gibi
Tan ağardı, ilk sabahmış gibi
Siyah bir kuş şakıdı, ilk kuşmuş gibi
Şarkısı için şükret kuşun,
Ve her sabah için…
Bu yazıyı okuduktan sonra bu iki şarkıyı dinleyin benim için;
ve sadece Tanrı’ya şükredilebileceğini, kötülüğün ve kötülerin Tanrı olmadığını ama Tanrıcılık oynadıklarını ve oyunu seyircinin bitirebileceğini aklınızda tutun.
Uyanmış sevgili okur, sana da günaydın.
Şarkıları aşağıdaki linklerden dinleyebilirsiniz.
Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir
Yorumlar
Gün ağarmadan gözünü açanların görebildiği güzellikler yaşadık bu gün… Ve gün doğumundan sonra, kuşluk vaktinden öğle saatlerine kadar kar bereketiyle kucaklaştı toprak ve nebat. Güzellikleri görüp kalemine döken Aylin Hanım Kardeşim, var ol emi.