
SOYUNUR HAYATIMIZ YİTİRDİKLERİNDEN
15 Haziran 2021 Salı
Nerdesiniz ey zamandan büyük zamanlar
Siliniyor bir bir belleğin harfleri
Bir unutma masalıymış dünya denilen avaz
Başka beden buluyor sonsuzluk kendine.
Şükrü ERBAŞ
Sana ne çok yakışan şu çiçekli elbise ne kadarını çıkartır bana giydirdiklerinin?
Şişede birkaç damla kalmış parfüm, kokunu da götürür mü açık kapaktan uçarken?
Turuncu seramik tencerede pişirdiğin havuçlu kekin tarifi, tencerenin dibinde mi gizlenmiştir?
Son giydiğin kazakta takılmış bir tel saçın, yüzünü de alır mı yanına giderken?
Yürüdüğün yollar ayakkabılarından,
Dostların, ince belli kristal çay bardaklarından,
geçmişe sadakatin, gümüş şekerlikten,
vefan, birikmiş nikâh şekerlerinden
ve sonsuz aşkın, yürek izini parmağına bırakmış alyansından çıkıp da gider mi?
Eşyalar başka hayatları üzerimize giydirmiştir. Onları uğurlamış olur muyuz izlerini silmeden?
Ve soyunur hayatımız yavaş yavaş yitirdiği sevdiklerinden. Ne çok giydirdiyse bizi o kadar çok zaman alır soyunmak.?
Peki ya anılar?
Onları ruhumuza giydiğimizden, soyunamayız biz de gidene dek.
Şair demiş yukarıda bir unutma masalı olduğunu dünyanın.
Bence hatırlama masalıdır da aynı zamanda!
Onun sevdiği tatlıyı yerken,
Onun sevdiği rengi giyerken,
Sevdiği koku burnuma çaldığında,
Sevdiği denizde yüzerken,
Sevdiği koltuğa oturduğumda
Son okuduğu kitabı okuduğumda,
Ondan kalan bir giysiye dokunduğumda,
Onunla güldüğüm günü hatırladığımda
Kahveyi sevdiği gibi yapıp, sevdiği fincanda içerken ve
Hayatımda yer almış olduğu için şükrederken yazarım ben hatırlama masalını dünyanın.
Ve derler ki “seni artık hatırlayan kalmadığında ölürsün!”
Sevdiğinden soyundukça, hatırlamaya daha çok yer açılır. Senin soyunduklarını giyinen başkaları da yaşanmışlıkları birbirine katarak bir daha yaşatır onu.
Ama bir tek çiçekleri vermezsin kimseye. Kendi eliyle hayat verdiği çiçekleri çoğaltırsın, eşine dostuna dağıtırsın. Gittiği her evde açtıkça çoğalır sevdiğinin sonsuz ömrü.
Sonsuz çoğalır mı, çoğalır!
Her açan maviş bir ışık yılı, her açan gül bin ruh yılı uzatır sonsuzluğu.
Sonsuz yeşil yeşil çoğalır sen içine girene dek!
GÜL KURUSU
Gül kurusunda uyurken mavi,
yüreğim
küreklerinin ucuna basarak salındı.
Azgın hatıralar sindi sandalın içinde,
ürkmüş bir kedi gibi
küçüldü,küçüldü
unutmaya ramak kaldı
balık yemi kadar….
Tuttum ensesinden
taktım oltanın ucuna,
yavaşça gül kurusunun uykusuna bıraktım.
Sandalım boş,
şafak yakın,
yarın uzak,
arkam gül kurusu,
içim mavi.
Elleme, bırak
zaman eflatun uykuda
ben uyandım.