
PULSUZ MEKTUP
10 Kasım 2020 Salı
Başak saçlı Mustafam
Efe yürekli Kemalim
Dehasını sevdiğim Paşam
Kurşun yaralarından öptüğüm Gazi Mustafa Kemalim
Dün, bugün, yarın ve daima
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’üm
En uzun hissedişimle ATAM;
Dilerim huzurdasındır. Melekler eşlikçin, bülbüller masalcındır geceleri. Çok yoruldun bizim için, artık dinlenmek hakkındır, umarım dinleniyorsundur. Bizi dinlemiyorsan, öyledir mutlaka. Aman kapat kulaklarını, buradan gelen sesler hoş değil. Artık sana hoş gidişler ola marşıyla eşlik ediyorlar, bilesin. Fakat işlerine geldiği zaman da dillerinden düşürmüyorlar, dilleri kopasıcalar.
Seni çok özledim…
Saçı güneşim,
gözleri denizim
bakışı derinim
ruhu yüksek
görüşü genişim
mütevazı yürekte yetişen
deli cesaretim
çok özledim…
Yokluğunda, ıssız dağların başında yaprak dökmüş güz çınarı gibiyim, evet bir ağaç gibi TEK fakat HÜR değil!
Evet, bir orman gibiyiz, ormanlarcayız hatta o kadar ormanız ki içimiz ayılarla dolu bu yüzden KARDEŞÇESİNE değiliz. Sanki güneşi aynı yerden doğmayan günebakanlar gibiyiz, sırtımız dönük birbirimize.
Sen hani ellerinle, askerinle, milletinle, kanınla, yüreğinle cehennemden bir cennet çıkarmıştın ya, işte sen gideli o cenneti yavaş yavaş betona gömdüler, artık mezarlar böyle yapılıyor. İpek bir halı gibi ilmek ilmek dokuduğun bu topraklar, turistik halıcılarda ar namus pahasına ellere satılıyor.
Üşüyorum Atam yokluğunda, çok üşüyorum.
Devrimlerine sarınıp ısınırdım, oradan buradan delmeselerdi!
Sen gittiğinden beri kadın olmak onur değil, ayıp oldu.
Senden sonra hak aramak kayıp oldu,
kula kulluk edenler galip oldu,
el kapıları ardına kadar açık, memleket yol geçen hanı oldu,
giren çıkanın hesabı bizce bilinmez oldu.
Bu davet bizimdi, biz dışarda kaldık, davet çalanın çırpanın oldu, bizi de davet eden olmadı.
Hani giderken bize emanet ettiğin gençler var ya; Vicdan, Fikri ve İrfan, hah işte onlar da artık hür değiller. Hepsini kodese tıktılar, muhtemelen korktular hür olmalarından.
Kimler mi korktu;
İşte senin taa baştan bizi uyardığın ve bizim tınlamadığımız gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde olanlar!
Çok özlüyorum Atam hiç dokunmadığım dizlerinde yatmayı. Keşke burada ayakta uyuyacağıma, senin dizlerinde huzurda uyusam.
Atam çok üzgünüm; yaptığın her şeyi yıkıp, yıktığın her şeyi yeniden yapıyorlar ve ben dur diyemiyorum. Gücüm yetmiyor, bak minicik ellerim.
Diyeceksin ki hani yoldaşlarının elleri?
İşte onlar ÖTEKİLER oldular. Kimse boğulana can simidi bile atmıyor artık. Herkes kendi kuyruğunun peşinde.
Evet, biliyorum tabii ki, sen bize böyle öğretmedin. Ama senin de bildiğini sandığın şeyler yanlışmış biz de bunu anladık.
Türk Milleti zekidir diyorsun ya, değilmişiz vallahi. Hem balık hafızalı, hem de şaşkınmışız ki bize yapılan her kötülüğü anında unutup sineye çekmişiz. Cebimizden çaldırmışız cüzdanı, hırsızı kürsü başına dikmişiz.
Çalışkandır diyorsun bizim için hani, yok Paşam göreceğin en tembel milletmişiz, okumayı bile beceremeyip, bu böyledir diyen üç beş sivri dile inanıp yetinmişiz.
Ne seni yaşatabilmişiz, ne fikirlerini.
Olmamışız biz Atam, seni hak etmemişiz.
Özlüyorum hem de çok.
Ama sakın gelme!
Gelirsen, buraların halini görürsen bir kez daha ölürsün ve ben işte buna dayanamam…
Her daim kızın…
GELME
Yenilmezliğimiz ömrün kadarmış
eğilmezliğimiz boyun kadar.
Cesaretimiz,
mavi ışığın söndüğünde tükenmiş,
dirayetimiz
o güzel atına binip gittiğinde…
Ve bir dokuz bir beşle çekilmiş
damarlarımızdaki asil kan.
Dön demeyeceğim,
diyemem…
bakışındaki kırgınlığı
yüreğime bir kez daha
indiremem!
Sen kısacık ömrüne
bir milleti doğurdun.
Seninle var,
sensiz yoksak
bırak gelme!
Gelsen,
bir görsen dağılmış halimizi,
at binemeyen süvarinin
eline dizgin verdiğimizi
bir görsen,
insanlığından soğurdun..
Hak etmedik biz seni,
yalvarsak, yakarsak da sakın
gelme…..
Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir
Yorumlar
Ne diyeyim? Yerden göğe kadar haklısınız.Bu arada, bugün saat 9.05 de T.Telekom hizmet binası tadilatında, moloz kamyonunun en tepesinde saygı duruşunda bulunan inşaat işçisine de selam olsun. Atamızı saygı ve minnetle anıyoruz, ilelebet kalbimizde