
BİR AĞIR GÜN 21 MART
22 Mart 2022 Salı
Dün bir ağır 21 Mart geçti dünyadan.
Sırtında taşıdıkları, kamburunu çıkartmıştı ama kanatlarını çırpmaktan vaz geçmedi, salına salına geçti gitti yanımızdan, gördünüz mü?
Görmediniz, görmedik, görmediler!
Görmek istemeyenler oldu, göremeyenler,
Göstermeyenler, görülmesinden ödü kopanlar oldu.
Öyle oldu korktular 21 Mart’tan çünkü Renk Günü’ydü mesela o gün, korktular çünkü kendi kalpleri zulüm karasıydı, öyle rengahenk insanlık onların gözlerine batardı. Tek tip kapkara bir insanlıktı hayalleri ki farklılığın güzelliğiyle yükselmesin yürekler. Çünkü renk sanattı, katlanamazlardı sanatın özgürlüğüne.
Korktular, tüyleri diken diken oldu uzaktan gördükleri anda 21 Mart’ı çünkü Irkçılıkla Mücadele Günü’ydü, en çok beslendikleri mecraydı bu, karınlarını davul gibi şişiriyorlardı tıka basa bununla.
Ya görseydik, fark etseydik, ellerinden besinlerini alsaydık ırkçılığı kaldırarak, herkesi, her şeyi sevseydik, kınamasaydık, ayrışmasaydık ne yaparlardı?
Kuyrukları titredi kalbi zulüm karası, şeytanın arka bacağı zihniyetin çünkü yeşildi 21 Mart yani Ağaç Günü’ydü. Yeşili görünce midesi dönen, yaşayan bir dala düşman, evinde bahçe, bahçesinde ağaç, ağacında kuş olana kıyıma niyetli kalpler tabii korkacaktı. Yeşil nefes demekti, yeşil hayat demekti, yeşil gelecek demekti. Onların gözlerindeyse hırsın lağım labirentleri dolaşırdı, yeşil onları yok ederdi, korktular!
Bangır bangır geliyordu 21 Mart, Nevruz’u başının üstünde taşıyarak geliyordu. Hem baharı getiriyordu, hem geceyi gündüze eşitliyordu, insanı insana dengeliyordu. Adaleti, dostluğu, birliği takmıştı kanatlarının altına güneş güneş serpmeye geliyordu başımızdan. Dinleri, dilleri, tendeki renkleri kırpıp kırpıp konfeti yapmaya geliyordu, barış barış dökülsün dünyanın üstüne diye, çok korkunçtu çok! Korkmasınlar da ne yapsınlardı?
Duvarın köşesinden o kötü başlarını çıkararak ürküntüyle baktıklarında bir de +1 kromozomla göz göze gelmediler mi, o sevgiden mütevellit güzel canların ışığını gözlerine yemediler mi, işte o zaman kör oldular bir süre. 21 Mart Down Sendromu Farkındalık Günü’ydü aynı zamanda bundan da korktular. Farklılıklarımızı bağrımıza basarsak bir olurduk. Ayrıştıramazlardı, kırdıramazlardı bizi birbirimize, o zaman lanet olasıca hesapları bozulacaktı, lanet olasıca kafalarında döndürüp durdukları! Korktular!
Ve korktular çünkü 21 Mart’tı, çok ağır bir gündü ve Dünya Şiir Günü’ydü!
Şiirden korkarlardı çünkü şiir güzellikti
Korkarlardı çünkü şiir bağımsızlıktı
Şiir korkunçtu çünkü şiir güçtü
Şiir kimsenin söyleyemediğini söylerdi
Şiir eğilmeyen baş
Düşmeyen omuz
Meydanda isyan
Fikirde hürriyet
Susmayan dil
Dağlanamayan göz
Gerçeğin içindeki köz
Kalabalığın içindeki özdü!
Korkarlardı, korkacaklardı, korkacaklar!
21 Mart’lardan hep korkacaklar ama 21 Mart’lar hep bizim, biz olmayı bilenlerin!
ŞİİRSİZ
Aşk, Kayahan’la öldü
Adalet Berkin’le…
Hak uzun bir Gezi’ye çıktı,
Asayiş savcının kalbine gömüldü
devlet kurşununa takılıp.
Yurtseverlik balyozlarla kırıldı.
Yeşilim betona kurban edildi
Mavim elin adamına peşkeş çekildi.
Yürek evinden gelin ettik çocukluğumuzu 9 yaşında.
Erkeklik, Özgecan’ın utancında boğuldu.
Vicdan Soma’nın karasına büründü
İnsanlık memleketimden yaka paça sürüldü.
Hepsine bir şiir yazsam
Kalemden akan kanda boğsam kötülüğü
Sonra kalemi kırsam
Müebbet özgürlüğe mahkum etsem dünyayı
Özgürlüğe
Eşitliğe
Adalete
Mahkum etsem…