
ARTIK ŞARKI DİNLEMEK DEĞİL, ŞARKI SÖYLEMEK İSTİYORUM
14 Nisan 2020 Salı
“Kuş sesleridir
Gün ışığının
Topraktan dönen yankısı”
R. TAGORE
Görüyorum kuşların şakımasını sarı, yeşil, turuncu;
pastoral, lirik, natural renkler cıvıldayarak gözümü alıyorlar.
Verdim gitti, alın gözümü dikin verimli göklere.
Çoğalsın, çoğalsın, yağsın yeni dünya üstüne renk-âhenk!
Duyuyorum, duyuyorum toprağın rengini;
özgür bir kısrağın şahlanması kadar yüksek, crescendo,
vakur bir kaplumbağanın düşünceli adımları kadar güvenli, adagio,
ürkek bir ceylanın avcıdan kurtulduğu an kadar heyecanlı, allegro,
öksüz bir çuha çiçeğinin, dağı delmesi kadar umutlu, anima, animato,
duyuyorum, susarsam duyuyorum doğanın rengini,
görüyorum doğanın seslerini,
eşsiz bir orkestranın fırçasından çıkan nameleri yüreğimle dinliyorum.
Hepsi varmış meğer. Yeniden oluşmadılar, hepsi de varmış!
Fakat gözümüzü kapatan dış mihrakların elleri,
kulağımızı sağır eden iç mihrakların kendine yontan nalıncı keserleri,
duygularımızı körelten teknoloji canavarının gürültüleri,
yüreğimizi kendine bencil bir köle yapan kapitalist lolipoplar- ki yalarken sapındaki kazığı görmediğimiz-
hepsi el birlik bizi uzaklaştırmışlar güzelim orkestradan.
Biz de yok saymışız göremediğimiz şeyleri!
Göstermeyenleri de yok sanmışız.
Ama kral çıplak artık görünüyor.
Etrafımız görmediğimizi düşünen hamam kaçkınlarıyla dolu.
Ama görüyoruz.
Evin içinden daha da güzel görünüyor.
Üstelik edep yerleri yok, bunu da görüyoruz.
Hayatımızı ellerinden iplik iplik söküp, yeniden istediğimiz modelde ilmek ilmek örüyoruz.
Şimdi bunun hayalde kalmayacağını biliyoruz.
Yasakların arasından sızıyor umut!
Düşünmeden edemiyor insan umudu; dağlarla göz mesafesini korurken dört duvarın sığınmacı yaltaklığında.
Ümitli şeyler güzel tabii Nazım’ın dediği gibi;
“Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey…
Fakat artık ümit yetmiyor bana.
Ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum.”
Nazım Hikmet Ran
Ben artık doğanın orkestrasıyla şarkı söylemek istiyorum. İstediğim gibi, vicdanımla, yüreğimle, sesimle, gözümle keyfimle, insan gibi yaşamanın şarkısını söylemek istiyorum.
Belki şimdi vakti değildir ama elbet gelecektir, yakındır, ayak seslerini duyuyorum bulutlara yumuşacık basıp da gelen.
Tagore da benimle aynı fikirde;
ELBET GELECEKTİR
Tabii ya, tabii evet- şimdi vakti değil de ondan
elbet gelecek- umut kesilmez umuttan.
Bin çeşit türküyü çağırdım aklıma düşen.
Her ezgi dedi; şimdi vakti değil de ondan
yoksa gelecek elbet- elbet gelecek
tabii ya, tabii evet- umut kesilmez umuttan.
Aylardan Nisan mı, ilkyaz mı mevsimlerden?
İşte ormandan- yolun yemyeşil menevişinden
elbet gelecek- gelecek nasıl olsa
Nisanlardan- o ilkyazlı günlerden.
Aylardan Temmuz mu, yağmur mu ince ince yağan?
Karanlıklardan- yapayalnız gecelerden
olsun- elbet gelecek umuttan umut kesilmez
tabii ya, tabii evet- gelecek nasıl olsa
gümbür gümbür bulutlardan arabasında
gelecek biliyorum- umuttan umut kesilmez.
Varsın giyinsin kat kat yüreğimde hüzün.
Dolanan odur- gezen onun ayakları duyuyorum
gücüm ondan gelir, kuvvetim ondan
ayaklarından- pırıl pırıl altın dokunuşundan.
R. Tagore