REKLAMI GEÇ

Kimlik fotokopisi yaşamlarını kabusa çevirdi

Kimlik fotokopisi yaşamlarını kabusa çevirdi

Can çifti, iş başvurusu için gittikleri yerde kimlik belgelerini başkalarına kaptırınca, hayatları zindan oldu. 4 sene içinde aile, 70 mahkeme, 25 dava dosyası gördü. Hala da görmeye devam ediyor. Artık, piyasayı dolandıran ‘Can’ ailesinin kendileri olmadığını kanıtlamak için neredeyse tuvalete bile ellerinde belgelerle gidip geliyorlar.

/ DENİZLİHABER / 17 Aralık 2008 Çarşamba, 01:00

Denizli’de tam romanlara konu olabilecek bir olay yaşandı. Bayramyeri’nde bir petrol istasyonunda aldığı aylıkla ailesini geçindiremeyen bir kişinin, eşi için iş başvurusu yaptığı yerde başlayan serüvende, başına gelmedik kalmadı. İrfan Can’ın (42), eşi Nadire Can (34) ile 16 yıllık evliliğinden bir erkek bir de kız çocukları var. Doktorlar Caddesi’nde işyerine ait bir evde, cüzi bir kirayla ve İrfan Can’ın ayda aldığı 600 YTL ile geçimini sağlayan bir aile. Ne fazla para istiyorlar ne de az, sadece geçimlerini sağlayacak kadar maddi özgürlükleri olsa yeter. Bu da onların ağzından süzülenler. Tek kelimeyle kendilerini şöyle anlatıyorlar, “Karınca kaderince geçiniyoruz işte”…

Onların hayatlarını kâbusa döndüren olay, 2005 yılında başlıyor. Bundan yaklaşık 4 yıl önce petrol istasyonunda pompacılık yapan İrfan Can’ın adına, postaneden bir tebligat geldi. Can’ın, postaneye giderek aldığı tebligatta, kendisinin 15 bin YTL’lik çek borcu olduğu yazıyordu. Bu duruma şaşıran Can, kendisinin çek defteri bulunmadığını söyleyerek avukatı olan İsmail Özgür’e durumu anlattı. Avukatı Özgür, olayı dinledikten sonra isim karışıklığı olabileceğini belirtip, durumla ilgileneceğini söyledi. Av. Özgür, Can’ın savunmasını yazarak Adliye’ye gitti, müvekkilinin böyle bir borcu olmadığını kaydederek konunu araştırılmasını istedi.

Henüz bu olay sürerken İrfan Can’ı, Çal İlçesi Jandarma Karakolu arayarak telefonla çağırdı. İrfan Can, konunun ne olduğunu sorduğunda ise, “Sana yapılması gereken tebligatlar var” cevabını aldı. Olaydan habersiz Jandarma Karakolu’na giden Can’ın eline, kendisine ait 35, 17, 4 ve 10 biner YTL’lik karşılıksız çek kesildiği söylenerek kelepçe vuruldu. Durumu anlayamayan Can, 26 Ocak 2006 yılında Çal Cezaevi’ne gönderildi. Burada 13 gün yatan Can, avukatı Özgür’ün müdahale etmesiyle tutuksuz yargılanmak üzere cezaevinden çıkartıldı. Av. Özgür, davanın tekrar görülmesini talep etti.

Tabi bu durum karşısında ne yapacağını bilemeyen Can’ın davaları her geçen gün artıyordu. Ancak bir türlü olay çözülmüyordu. Bu esnada yaşamı kabusa dönüşen Can, biriktirdiği parayla bir motosiklet aldı ve bu motosikleti de eşinin üzerine yapmaya karar verdi. Noterden eşinin adına vergi numarası istedikleri için maliyeye geldi. Ancak maliyede eşinin vergi numarası olduğu ve İzmir’in Hatay semtinde bir marketi olduğunu söylediler. Bunun üzerine, tekrar soluğu avukatta alan İrfan-Nadire Can çifti, durumu anlattı. Buradan İzmir’in yolunu tutan Can çifti, ellerinde dilekçe İzmir Konak Vergi Dairesi’ne giderek durumu anlattı. Olay burada patlak verdi.

Nadire Can, market sahibi olan geçen kadını tanıdığını söyledi. Buradan yola çıkan İrfan Can, eşine iş bulmak için Denizli’de bir tekstil firmasına gittiklerini ve burada eşi Nadire Can’ın işe başladığını, ancak bir süre sonra çıkartıldığını söyledi. Can, “Geçinemiyorduk. Eşime iş için gittik. Kabul ettiler. Sigorta için tüm bilgileri aldılar ancak 11 gün sonra ‘Verimsizsin’ diyerek eşimi işten çıkardılar. Bu kadın da orada yöneticiydi” dedi. Sefa Tekstil’de bulunan karı koca Bahattin Gümüş ( 49) ve Fatma Gümüş (33) adındaki kişilerin İrfan Can ve eşi Nadire Can’ın nüfus kayıtlarından kendilerine sahte ‘Nüfus Cüzdanı’ yaptıkları ortaya çıktı. Can, çifti hemen Şanlıurfa ve İzmir Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Çünkü, Şanlıurfa doğumlu ve kendi kimliğini kullanan kişi Bahattin Gümüş’ün Urfa’da da Giyim dünyası diye bir şirket açtığını öğrendi.

Düğüm yavaş yavaş çözülüyordu. Urfa’da açılan Giyim Dünyası’nın üzerinden, sahte İrfan Can yani Bahattin Gümüş, kendi adına Dışbank, Asya Finans, HSBC ve Koçbank’tan çek defteri ve kredi kartı aldı. Ve yaklaşık piyasaya 4 trilyonluk karşılıksız çek kesti. Limiti yüksek kredi kartlarını harcadı, yeniden ödeme yapmadı. Bununla birlikte İrfan Can adını kullanarak bir sürü yere de borç yaptı. Bu durumları öğrenen ve hakkında 16 dava açılan İrfan Can’ın hayatı zindana dönüştü. Her gün eline bir icra kağıdı ve dava dosyası gelen İrfan Can, o zamandan bu zamana o dar geliriyle yaklaşık 20 bin YTL’lik bir masraf yaptı. İrfan Can, şimdiye kadar 25 dava dosyasından 70 mahkeme gördü.

Bu durumu İrfan Can şöyle anlatıyor, “Eşim için Sefa Tekstil’e gittik. İşe aldılar ancak ‘Verimsizsin’ diyerek 11 gün sonra işine son verdiler. Buranın sahibinin konuyla ilgisi var mı yok mu bilmiyorum. Hiç de görmedim. Burada sigorta yapacağız diye aldıkları bilgilerden eşimin adına Fatma Gümüş denen kişi sahte kimlik yapmış. Fatma Gümüş, kimliğini kaybettiği gerekçesiyle İzmir Konak Nüfus Müdürlüğü’nden yeni kimlik kartı almış. Bahattin Gümüş ise, kayıp diye Salihli Nüfus Müdürlüğü’nden benim kimlik kartımı almış. Benim adıma imza beyannamesi ve ikametgâh da almışlar. Hatta ehliyetimin de sahtesini çıkarmışlar. Ve işyerlerini açmışlar. Sonra da bankalardan çek defteri ve kredi kartı almışlar. Hatta Turkcell’den hat almışlar. Hala bunun borcu olan 3 bin 500 YTL’lik dava sürüyor. HSBC bankasından ise 18 bin 32 YTL’lik yeni bir borcum çıktı. Bu dava da sürüyor. Bu kadar davanın yanı sıra, kira, elektrik, su, vergi, SSK, Bağkur, aidat vs. borçları saymıyorum bile.”

Can, “İzmir’de Fatma Gümüş, Antalya’da ise Bahattin Gümüş yakalandı. Ancak suçu itiraf ederek Bahattin Gümüş üzerine aldı ve eşi Fatma Gümüş 167 gün cezaevi yattıktan sonra dışarı çıktı. Bahattin Gümüş, birçok suçtan sabıkalı ve bizimle ilgili davalardan Adana Kürtçüler Cezaevi’nde hala mahkum. Bu suçlardan çıkacağını da sanmıyorum. Ama hala bana davalar geliyor. Dava dosyaları bu kadar mahkemeye girmeme karşın hala bitmedi. Elimde bir dosya hazırladığım belgelerle geziyorum. Her an icra gelecek korkusuyla yaşıyorum. Adam cezaevinde olmasına karşın… Her dosya geldiğinde tekrar mahkemeye girip durumu anlatıyorum. Bu adamın başıma açtığı yeni davalarda bile ilk önce beni buluyorlar. Artık elimde belgelerle tuvalete gidip gelmeye başladım. Ben de mahkemeye gidiyorum ifade verip, dosyamı ilettikten sonra dava tekrar ona dönüyor. Ve her mahkemede şu garip halimde hala masraf yapıyorum.”

Can, son olarak, “Psikolojik olarak çok yıprandım. Önceleri işyerimde ‘Bu adam ne yapmış böyle’ diyorlardı. Ama şimdi dürüstlüğüme güveniyorlar. Ailem yıkıldı. Normal bir yaşam sürmüyoruz. Şimdi önüme ne tür belge getirseler, imzalamaya korkuyorum. İmzalayamıyorum. Hayatımız karardı. Biz sadece eşime iş için gitmiştik. Bizim davalar, Adana, Konya, İstanbul, Kula, Manisa, Kahramanmaraş Salihli, İzmir, Malatya ve Şanlıurfa’da da sürdü. Bunları da Denizli’den takip ediyoruz. Artık davalara harcayacak param da kalmadı. Yoruldum. Her dava 6 ay ya da 1 yıl sürüyor. Üzerimde şu an HSBC kredi kartının borcu ve Turkcell’in borcu var. Ama her gün bir yenisi geliyor. Adam Türkiye’yi dolandırmış benim adımla. Ben davalarda aklanmama rağmen, her yeni gelen dosyalarda tekrar mahkemeye gidiyorum. Durum, gitmeye de devam edeceğimi gösteriyor. Bu davaların ne kadar süreceği belli değil. Bunlar AKP’nin ilk geldiği sırada hortladı. Yani hırsızlar, dolandırıcılar hep bu zamanda çıktı. Başıboş bıraktılar böyle insanları” diyor.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı