İlhan, “Yargıya güven bitti, adalet sosyal medyada aranıyor”

Denizli Barosu Başkanı Müjdat İlhan, son dönemlerde ülke gündemini meşgul eden bazı suçlarda vatandaşların yargı yerine sosyal medya ve televizyon programlarında adalet aramalarını değerlendirdi. İlhan, “Bunun arkasındaki neden, halkın yargıya olan güvenlerinin ciddi şekilde azalması olduğunu söyledi.
Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 2 Ekim 2020 Cuma, 16:02
Çoklu baro tartışmaları, vicdanları sızlatan ve adli sonuç alınamayan olaylar, insanların sosyal medya ve televizyonlarda adalet araması son dönemlerde ülkenin en önemli sorunlarından biri haline geldi.
Denizli Barosu Başkanı Müjdat İlhan, adaletin içinde bulunduğu durumu, tartışmaları ve sosyal medyada adalet arayışlarını değerlendirdi.
Denizli Barosu Başkanı Müjdat İlhan, Aleyna Çakır olarak bilinen Sema Esen’in ailesinin durumu ile televizyon programlarında ve sosyal medyada adalet arayan insanların neden adalete güvenmediklerini anlattı.
İlhan, “Daha önce de defalarca yaşandı. Adaletin geç tecelli etmesi, yargılama sırasında insanların kendilerini yeterince ifade edememeleri, irdelenmeden, yeterince itina gösterilmeden verilen kararlar adalete olan güveni sarstı. Toplumda artık adaletin failden hesap sormadığı kanısı oluştu. Bu nedenle insanlar adaleti televizyon fenomenlerinde ve sosyal medyada arıyor. Sema Esen’in ailesinin durumu da bundan farklı değil” diye konuştu.
İNSANLAR MAHKEMELERDE KENDİLERİNİ İFADE EDEMİYOR
İnsanların yargılama sırasında kendilerini yeterince ifade edemediklerini belirten İlhan, “Bu nedenle adil yargılamanın yapılmadığını düşünüyorlar. Bu düşünce adaletin tecelli etmediği inancını oluşturuyor. Durum böyle olunca hak ararken mağdur olduğu düşüncesi ile televizyon programlarına gidiyor, kolluk güçlerini aramıyor, ilanlarla kayıp arıyor. Televizyon programlarında mahkeme kararlarını sorguluyor. Mahkemelere güvenmiyor” dedi.
NE YAZIK Kİ SOSYAL MEDYA KARARLARI ETKİLİYOR
Bu duruma sistemin çanak tuttuğunu dile getiren İlhan, “Birçok karar öyle hızlı ve öyle hukuka aykırı veriliyor ki, verilen kararın mağduriyete sebep olduğunu düşünen insanlar sosyal medya üzerinden kamuoyu oluşturuyorlar. Sosyal medyada oluşan kamuoyu, oluşan ortak tepki sayesinde verilen yanlış kararlardan dönülüyor. Maalesef… Buna doğru demiyorum. Dosyalar baştan doğru bir şekilde irdelense, mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı üzerinde hiçbir şüphe kalmazsa bu durum ortaya çıkmaz. Hain darbe girişimi sonrasında yargıdan uzaklaştırılan binlerce hâkim ve savcının yerini doldurmak için yapılan çalışmalarda birçok genç meslektaşımız şu anda kürsülerde karar üretir hale geldi. İnsanların birçoğu stajını bile tamamlayamadan görev almak, kürsüye çıkmak zorunda kaldı. Maalesef adalet genç meslektaşlarımızın çabaları ile sağlanmaya çalışılıyor. Orada da sıkıntılar doğuyor” dedi.
İŞİN ÖZÜ TUTUKSUZ YARGILANMAKTIR
Sosyal medya tepkileri sonrasında tutuklulukla ilgili kararlarda değişiklikler olduğunu dile getiren İlhan, “Bu durumda tutukluluğa bakış açısı da değişiyor. Şimdi çok gereksiz bir yere birden insanları tutuklayabiliyoruz. Bu bir siyasi karara yönelik olabiliyor. İşin özü tutuksuz yargılamaktır” diye konuştu.
Hukuk sisteminde bunu oturtmaya çalıştıklarını, ama maalesef uygulayıcıların elinde en iyi hukuk metinlerinin bile kadük kaldığını belirten İlhan, “Bir anlam ifade etmiyor. Bizde sıkıntı bu. Uygulayıcılar istediği gibi eviriyor çeviriyor ve uyguladığı karara dönüştürdüğü metinde insanların nazarında hiçbir güven telakki etmiyor. Böyle olunca sosyal medya üzerinden hak arayanlar, yapılan yanlışı sosyal medya üzerinden kamuoyuna duyurmaya çalışanlar, kendini burada daha rahat ifade ettiğini düşünenler bu mecrayı kullanıyor. Zaten o yüzden be mecralara yönelik yasalar çıkarılıp kısıtlamalar getirilmeye çalışılıyor. Yeni çıkan yasaların uygulamasını da ileride çok üç boyutlarda göreceğiz. Umarım orada hak ihlallerine sebebiyet verilmez” dedi.
GAZETECİ VE SİYASİLERE KARŞI SORUŞTURMALAR
İstenmeyen şeyleri yazan, görüntüleyen, haber yapan gazetecilerin bu ülkede başka gerekçelerle tutuklanabildiklerini ifade eden İlhan, “Habercilikleri gölgelenmeye çalışılıyor. O insanlar terör örgütleri ile ilişkilendiriliyor, devletin gizli verilerini ifşa etmekle suçlanıyorlar. Bunların hiçbir inandırıcı tarafı yok. Zaten ulusal düzeyde meşru kabul edilse bile uluslararası düzeyde kabul görmüyor” dedi.
YARGIDAN ELİMİZİ ÇEKMEZSEK SORUN BİTMEZ
Adalete olan güvensizliği hukukçular açısından bir utanç olarak görmediğini vurgulayan Müjdat İlhan, “Hukuku kendine göre uygulayanlar ile kürsü bağımsızlığı ve dokunulmazlığıyla tarafsız yargının, bağımsız yargının oluşmasına engel olanların utancıdır bu. Hizmeti üretenin utancından ziyade hizmeti üretirken insanları bu hale getirenlerin utancıdır. Olumsuzluk, bizi yönetenlerin istedikleri şekilde karar çıkmadığında ‘ben bu mahkemeleri tanımıyorum’ demesi ile başlıyor. Mahkemeleri tanımamayı üst ölçekteki yöneticiler dillendirirse sokaktaki vatandaş mahkemeyi tanımamaya dünden hazır. Yargıdan elimizi çekmediğimiz sürece de bu ülkede hiç bir beklentinin yerine gelmesi mümkün olmayacaktır. Siyasi güvenlik yoktur. Ekonomik güvenlik yoktur. Dolayısıyla hukuki güvenliğin olmadığı hiçbir yerde insanların geleceğe yönelik beklentisi de olmayacaktır. Hala insanımızı ‘bu ortamdan ne kadar hızlı bir süre dışarıya bir başka ülkeye geçerim, orada yaşarım’ noktasından kurtaramadık. İşte o da içinde bulunduğumuz olumsuzluklardan kaynaklı” dedi.