REKLAMI GEÇ

AĞIZ DOLUSU EVET DEMEK!

19 Nisan 2021 Pazartesi

Her şeyi olduğu gibi kabul etmek. Bu en büyük huzur olmaktan öte en büyük özgürlüktür.

Zeg Ziegler bir gün bir arkadaşıyla New York’taki, günlük gazetesini aldığı büfeye uğrar ve 4 dolar uzatır. Parayı alan büfe sahibi, en suratsız yüz ifadesiyle, sert bir şekilde neredeyse şiddetle gazeteyi çarpar Zeg Ziegler’in önüne. Zeg gazeteyi alır kibarca ve arabaya geri dönerler. Arkadaşı bu duruma çok şaşırıp Zeg’e nasıl sakin kalabildiğini sorar ve gazeteyi başka yerden almasını önerir. Zeg’in cevabı çok ilginçtir: “Burası bana en yakın gazete bayisi. Hiç değiştiremeyeceğim ve hep suratsız ve mutsuz bir adamı düşünerek ve ona kızarak günümün geri kalanını mahvedemem ve yolumu da uzatamam. En kolay olan onu olduğu gibi kabul etmek.”

Trafik mi sıkışık, kabul et. Bir motivasyon cd si tak dinle ya da sevdiğin müziği aç. Kar mı yağdı kartopunun tadını çıkar. Çok mu sıcak, yalınayak taşlarda gezmenin tadını çıkar. Ofistekiler bencil ve saygısız mı, kabul et, işini yap sen. Herkes mi öfkeli çevrende, kabul et, olduğu gibi. Değiştirmeye çalışma. Reddetmek ve gerçeklerden kaçmak yerine olduğu gibi kabul ettiğinde, çatışma ortadan kalkar ve bölünmezsin, sorunlar yok olmaya başlar senin için.

Yaz mevsimini, ilkbaharı herkes sever, kış mevsimini, sonbaharı da sevmektir hayat. Acısızlığı, sağlığı, varsıllığı herkes sever; Hastalığı, yoksulluğu, yoksunluğu ile hayatı sevmektir aslolan.

Her şey zıddıyla vardır, öyleyse hepsine kucak açabilmek, olduğu gibi kabul edebilmektir hayatın getirdiklerini.

Ecce Homo’da Nietzche’nin bahsettiği gibi: “Hayata ağız dolusu evet demek”; her şeyi olduğu gibi kabul edip, olduğundan başka türlü istememek.

Hayatın kendisi en büyük mucize değil mi zaten? Her bir hayat biricik ve olağanüstü; ancak her bir hayat tek bir bütünün içinde. Okyanus ve dalgalar gibi.

Biz, hepimiz, insanoğlu, bütün varlıklar ve evren. Tek bir bütünün parçalarıyız. Bütün mutsuzluk ve hastalıklar, bütün bilincinden kopmakla ve parçalara ayrılmakla ilgili. Teklik ve birlik bilinci ancak farkındalık ve meditasyonla hissedilir. Meditasyon konsantre olmak değildir, farkındalıktır. Bütün parçalar birbirleriyle bağlantılıdır, çatışma içinde değildir. Dayanışma ve barış içindedir. Maharishi bunu bir havuza fırlatılmış topla anlatıyor. Top havuza düştüğünde, havuzun 100 metre uzaktaki yüzeyinde duran, başka bir top, aşağı yukarı sallanmaya başlar. Çünkü bütün havuz birbirine su dalgalarıyla bağlıdır.

Ya da İstanbul’daki bir radyo istasyonunda yayınlanan bir programı, Ankara’daki bir radyodan dinleyebilirsiniz. Burada da ses dalgaları iş başındadır. Tıpkı bunun gibi, bütün evren ve bütün varlıklar birbirlerine özel bağlarla bağlıdır ve bu ancak farkındalıkla hissedilebilir. İşte o zaman bütün olur, tek ve birlik içinde olursun.

Her ne zaman bütün olursun, o zaman huzur ve mutlulukla birlikte bir neşe yükselir içinden, etrafını sarar. Kişi kendisi olur, hayat olur, evren olur, okyanus olur, dağ olur…

Nerede yaşıyorsan yaşa, ne iş yaparsan yap. Çöpleri topla, tarlanı sür, bulaşıkçı ol, sokakları süpür, ofisinde otur; tümüyle huzurlu olursun. Çünkü asıl mesele, faaliyetini bütünlük içinde, keyif içinde, zevk alarak yapmaktır.

Her akşam uyumadan önce Osho’nun salıverme meditasyonunu yap. Parmak uçlarından saç diplerine kadar, aklına gelen bütün uzuvlarını rahatlat. Kolların, bacakların, boynun, karnın, göğüslerin, kulakların, yüzün, göz kapakların. Hepsine rahatlamasını söyle. Ve “gün boyu yaşadığım bütün gerginlik, sıkıntı, üzüntü, korku, kıskançlık, endişe, sıkıntı ve olumsuz duyguları salıveriyorum ve gitmesine izin veriyorum!” de… Bunu bir kaç kez yap ve gevşedikten sonra uyu…

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Adile ÇAKA   -  Bağlantı 21 Şubat 2022, 13:29

Kabûlde “dönüşüm” vardır;çok güzel ve kıymetli bir anlatım,teşekkürler!

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı